27 Mayıs 2011 Cuma

Günün Düşündürdükleri 27 Mayıs 2011

Üzerimde tatlı ve yoğun bir yorgunluk. Gözkapaklarım ağırlaşıyor. Tabanlarım sızlıyor. Yer Eskişehir. Anadolu Üniversitesi Havaalanı. Ben yorgun ve çok mutlu. 2 günlük bir eğitimde paylaştıklarımın çoğunu yaşamış olarak, ayaklarım bavulun üzerinde, kontuarın açılmasını bekliyorum. Mutlu – yorgun, yorgun – mutlu birbirine karışmış vaziyette.

“Birşeyi yapmak için, onu çok sevmelisiniz.Birşeyi sevmek icin, ona delicesine inanmalısınız." Che

İşte mutluluk ve yorgunluğun hayatımdaki evliliğinin temelinde yatan duygular.  Yaptığım işi çok ama çok seviyorum. Ruhumu besliyor, kakaolu kek kıvamında hemde. Yaptığım işe bütün yüreğimle inanıyorum. Yapmama engel olacak herşeyle mücadele etmeye, bu işi hayatımda sürekli tutmaya kararlıyım. İçimi titretiyor. Gözlerim doluyor keyiften. Bana birçok  duygu fırtınası yaşatıyor. Sevinç, üzüntü, kızgınlık, doyum. Müthiş bir ilişkimiz var. Ömür boyu onunla yaşamak istiyorum.

İnsanların hayatına dokunuyorum. Hayatımı, deneyimlerimi, bilgimi, kendimi paylaşıyorum. Yüzlerinin aydınlandığını, karardığını görüyorum. Gözlerinin buğulandığını, parladığını görüyorum. Dalıp gittiklerinde “geri gelin, bu anı kaçırmayın” diyorum. Gözleri parladığında heyecanlanıyorum. Merakımı uyandırıyorlar. Merak uyandırıyorum. Birlikte farklılıkları keşfediyoruz. Anlatıyoruz. Çalışıyoruz. Paylaşıyoruz.  Birbirimize güveniyoruz. Paylaşıyoruz. Birbirimizi olduğumuz gibi kabul ediyoruz.  

Paylaşımın yüksek olduğu, yukarıdaki paragrafta aktardığım herşeyi yaşadığım, katılımcılarını tanımaktan büyük keyif aldığım 8 kişi ile geçen 2 eğitim günü. Yavaş yavaş yükselen güven derecesi. Onlar benim paylaştıklarıma ve bana. Ben onların yorumuna ve sürece. 2 gün içinde bu yavaş yavaş gelişiti. Sonra bir anda olay koptu. Tüm suskunlar gönüllü olarak hayatlarını, deneyimlerini, kendilerini paylaşmaya başladılar. Bir anda paylaşımlar eğitimi besler hale geldi. Eğitimi zenginleştirdi.

İşte onun için ben şu anda uykusuz, yorgun ama çooook mutlu Eskişehir’de evime dönmek üzere, ayaklarım bavulun üzerinde kıpırdayacak halim yok, ama keyifle yazmaktan kendimi alamaz bir konumda, gözlerim kapanmasın diye dua ederek, ve okumak istediğim Gestalt notlarına şefkatle bakarak oturuyorum.

İnsanların hayatına dokunmayı çoook seviyorum.

Not: Bu arada Eskişehir çok güzel bir şehir. Müthiş temiz. Enerji dolu. Herkes şehrini çok seviyor. Şanslı şehir. J

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Günün Düşündürdükleri 09 Mayıs 2011

Çok uzun süredir yazmamışım. Günler fazla hızlı geçiyor. Kafamı, yüreğimi ve hayatımı yönetmek için 24 saat yetmiyor. Birde yapılması gerekenler listesini doldurma hızım, boşaltma hızımdan fazla olunca günler torbaya giriyor.

Bugün duyarlılık, çocuklar, sağlık konuları yüreğimi hoplattı. Gözlerimi doldurdu. 1 saattir eğitim notlarım elimde, ama aklım bende değil, bu konularda.

Çalışmaya başlamadan once maillerimi ve facebook’u kontrol etmek istedim. Facebook’ta baktım, oğlum, bir arkadaşının  çocuk kanserine karşı düzenlediği bir aktiviteye katılacağını bildirmiş. Yüreğim kabardı. Hassas, insan oğlum benim. Senin gibi bir evlada sahip olduğum için gurur duydum. Sonra bir merak aldı beni. Aktiviteyi tıkladım. https://www.facebook.com/event.php?eid=190895137623485   Okudukça gözlerim doldu. Sağlıklı çocuklara sahip olduğum için, sevdiklerim sağlıklı olduğu için ne kadar şanslı olduğumu bir kez daha farkettim. Tanımasam da aktivite hakkında bizi haberdar eden Yunus ve Aslı’ya şükran duydum. Etrafımda ne kadar çok sadece akıl öğreten, ahkam kesen, ama parmağını kıpırdatmayan insan olduğunu bir kez daha farkettim. Yunus, Aslı ve Kerem’le birlikte pedal çeviremeyeceğim için üzüldüm. Onun yerine aktiviteye bağışta bulundum.

Söz konusu çocuk olunca akan sular duruyor. Onlar kanser olmayı seçmiyorlar. Biz onlara nasıl öğretirsek, ne imkanlar sağlarsak ancak öyle yaşıyorlar. Beslenmeyi biz öğretiyoruz. Sağlıklı yaşamayı / yaşamamayı biz öğretiyoruz. Stresi, mutluluğu, huzuru / huzursuzluğu, kendilerine kıymet vermeyi / vermemeyi biz öğretiyoruz. Onun için seçimleri dışında bir durumla karşılaştıklarında, onlara destek olmamak benim için mümkün olamıyor.

Şu anda onlar için birşey yapabilmiş olmanın heyecanını hissediyorum. İçimde renkli bir balon var. Çocuklar için birşey yapabildim diye. Ama o balon çok şiş, hala nefes alamıyorum. Niye çocuklar böyle hastalıklara yakalanır ki. Bunu hiç hak etmiyorlar.

Bu yazıyı okuyan tüm dostlarımdan  rica ediyorum. Lütfen gücünüz yettiğince bağışta bulunun. Mutluluk başkalarına el verebilmeyi de içerir. Hepiniz biraz katkıda bulunursanız bu aktiviteyi hazırlayan gençleri de, bu çok duyarlı çabalarında desteklemiş oluruz.

Sağlıklı günler, sağlıklı aileler ve sağlıklı dostlar dilerim.

Not: Üstün link koyma becerim :)) sonucunda yukarıdaki adrese giriş yapamazsanız, aktiviteyi facebookta paylaştım. Oradan ulaşabilirsiniz.