4 Temmuz 2011 Pazartesi

Günün Düşündürdükleri 04 Temmuz 2011

Hava yine karanlık, soğuk, iç karartıcı. Hava da ağır, içimde. Duygularıma mantıklı isimler koymaya çalışıyorum ve hiç bir adın doğru olmadığını biliyorum. Yazmak istiyorum, yazamıyorum. Doğrusu şu ki içimde kocaman bir delik var gibi hissediyorum. Tam göğsümün ortasında, ama oradan hava kaçacağına içimde meşhur gri  kalın plastikten yapılmış balonum şiştikçe şişiyor.

Perşembe gününden beri amcamın hastalık haberleri ve hastaneye kaldırılması ile ilgili mailer geliyordu. Çok yaşlıydı. 90dan büyük olduğu biliniyor ama kesin yaşı bilinmiyor.  Tek başına Paris’te yaşardı. 8 kardeşin tek bekarı, bütün kuzenlerin favorisi, en genç ruhlusu, en vizyonu geniş olanıydı. Biraz önce vefat haberi geldi.

Perşembe’den beri uykularım kaçıyordu. Sürekli maillerime bakıp haber gelmemesini “bir gün daha kazandık” diye yorumlayarak yaşadım. Hayatı yaşamaya çalıştım, ama fonda hep bu konu vardı. Sanki ben konuşmadıkça, hatırlamadıkça, zaman kazanacakmışız gibi geldi. Şimdi bu acıyla yüzleşme zamanı.

Babamın ailesi, sevip göstermeyen, göstermeyi bilmeyen bir aileydi. Hepsi oturur, onlara sevgi gösterilmesini beklerdi.  Onun için onlardan uzak ve kopuk yaşadık. Şimdi ortak bir acı var ve onu, onlarla nasıl paylaşacağımı bilmiyorum.Hoşuma gitmiyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder