Sanal Yazı Atölyesi 3. günün ödevi ne yazacağımı bulmakla ilgili.
Bilmeden, odaklanmadan yazmaya ilk başladığımda en zorlandığım alan içimden hızlı tren gibi geçen duygu ve düşünceleri yakalayıp yazmaktı. Zihnimde cümle bitmeden sayamayacağım kadar çoğu üstüne yığılıyor, duygular göğüs kafesimde şişiyor, ama tadını yakalayamadan başka duygular tarafından kenara ittiriliyordu. Birisi şu duygu ve düşünceleri yakalama makinesi icad etse de rahat etsem diye düşünürdüm.
Sonra kendimce bir çözüm buldum. "Şu anda ne oluyor?, Kendimi ne düşünürken yakaladım? Hangi duygular var şu anda?" diye bir anı yakalamak ve onu çözümlemek içimi kağıda dökmemi kolaylaştırdı.
Ne yazacağımı bulmamın bir yolu da ne yazmaya direndiğimi, neyi dile getirmeyi red ettiğimi fark etmemden geçiyor. Bu yol çok zengin bir maden benim için. "Oraya girmek istemiyorum" dediğim, nefesimi kesen, yüreğimi sıkan her nokta verimli arazi oldu. Bir ucunu tutup "şu an ne oluyor?" diye merak etmek kelimelerin çok kolay akmasıyla sonuçlandı.
Peki şimdi ne yazsam? Şu anda ne oluyor? Saat 00:34. Televizyonda referandum konuşuluyor, tartışılıyor. Her zamanki gibi herkes kendi aklındakini anlatıyor. Kimse diğerine cevap vermiyor. Kendimi çok şey için geç kalındığını düşünürken yakaladım. Hüzünlendim. Niye elimizdekinin kıymetini bilemedik diye çok hüzünlendim. Fark ettim ki hiddetlenme eşiğinden çıkıp gitmişim. İlginç birşey yakaladım. Hüzün beni hiddetten daha çok harekete geçiriyor. Bu kadar hüzünlenmeyi kendime yediremiyorum.
Sonra zamanda biraz daha geriye baktım. Koçluk dersi öğrencilerinin heyecanları, merakları, soruları, şimdiden başlayan sınav endişesi, gösterdikleri çaba. Bu işi yaptığıma şükrettim. Bu kadar çok insanın hayatına dokunma fırsatına sahip olmak beni o kadar mutlu ediyor ki. Henüz farkında değiller ama her biri kendilerini tanıyarak çevrelerinde ve ait oldukları tüm sistemlerde daha sağlam durma becerilerini geliştiriyorlar. Güçleniyorlar.
Bir adım daha geriye gittim. Yeni aldığı koçluk eğitiminin hayatına kattıklarını heyecanla bana anlatan danışanım ile sohbetim gözümün önüne geldi. Aslında değişimin, gelişimin ne kadar küçük farklarla gerçekleştiğini yine gözlemledim. Koçluğu hayatıma soktuğum için mutluluk ötesi bir duyguyla bana bu yolu açanlara şükrettim.
Ne yazacağım diye artık dertlenmiyorum. Şu anda gündemimde hangi duygu var? Niye var? Nasıl deneyimliyorum? gibi ana ait sorular sorduğumda zaten ortaya çok şey çıkıyor. Ara ara dönüp yazdıklarımdaki ortak temalara bakmak bana yürümeyi sevdiğim yolu, neleri tekrar tekrar deneyimlediğimi gösteriyor. Bakıyorum, tekrar tekrar hissediyorum ve hangisi beni mıknatıs gibi çekerse onu yazıyorum.
Ne yazacağım? İçimdekiler kağıda dökülürken hikayelerim oluşmaya başladı. Eski hikayelerimi hatırlıyorum. Ne yazacağım? Yolculuğumu yazacağım. Yüreğimden aktığı gibi. sevinci, hüznü, merakı, şaşkınlığı ile. Anladığım ve anlamadığım yönleri ile. Malzeme çok. Yaz yaz bitmez. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder