3 Şubat 2012 Cuma

Günün Düşündürdükleri 03 Şubat 2012

Danışanlarımı seviyorum.

“Koçluk benim mesleğim artık” dediğim günden sonra farklı insanların hayatına dokunma hayalimi, farklı duygular ve kendime ait farkındalıklar eşliğinde yaşamaya başladım.  Ben onların hayatına dokunurken, onlar meğerse benim hayatıma ne çok dokunuyorlarmış, kendimle ilgili birşey daha, sonra başka birşey daha farketmeme ne kadar çok katkıda bulunuyorlarmış.

En büyük farkındalığım ise zihinsel olarak bildiğim ve anlattığım birşeyi duygusal olarak deneyimlemem oldu. Çok disiplinli ve çalışkan bir danışanım, bugün randevusunu unuttu. Gecikmesi üzerine ben arayınca unuttuğunu farketti.  Sesinde mahcubiyetini duydum. Başka bir danışanımın ise geç kalmak ve unutmak gibi bir alışkanlığı vardı. Onun sesinde bu mahcubiyeti hiç duymadım. Halbuki o duyguyu yaşadığını da biliyorum. Ancak hep bu mahcubiyeti saklama çabası harcadı.

Aynı olay, 2 farklı kişi, 2 farklı tavır. Bu birçok örnrekten yalnızca bir tanesi.  Ama farkındalığıma çok uyan bir örnek.  Koçlukta, insanlar ile çalışılan, hayatın bütün diğer alanlarında olduğu gibi, tek bir mutlak farkındalık, mutlak çözüm, doğru yok. Her insan farklı, dolayısı ile aynı olayı, sözü farklı algılıyor, farklı içselleştiriyor, farklı tepki  veriyor.

Peki bu deneyim benim kendimle ilgili neyi farketmeme yol açtı? Benimde algılamam, cevaplarım, sergilediğim tavır farklı olabilir, çünkü her farklı etki, bende farklı bir tepki yaratıyor. Yeter ki o farklılığın içinde dahi tutarlılığımı sergileyebileyim.  Farklı tepki ve tavırların içinde, karşımdakini duyabilme, saygıyı kaybetmemek yer aldığı sürece ben  tutarlıyım, dolayısı ile karşımdaki beni duyuyor.  O zaman da iletişim kopmuyor.
İşte  yine danışanlarım bana yaşamımla ilgili bir şey öğrettiler. Bu karşılıklı iletişim her seferinde heyecandan nefesimi kesiyor, deneyim ve farkındalık sepetime bir mücevher daha atmamı sağlıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder