28 Şubat 2012 Salı

Günün Düşündürdükleri 21.02.2012

Bu yazıyı 21 Şubat 2012 günü yazmışım, ancak yayınlamayı unutmuşum. Şimdi tekrar okudum ve benim için hala geçerli olduğunu görünce paylaşmaya karar verdim.

“Hayatı birşey beklemeden yaşamak”. Bugün danışanımla çalışırkren bu cümle birden aklıma geldi. Bir anda anlamının yaşattığı hafiflik duygusunu hissettim. Beni bulunduğum ana getirdi. Ne dün, ne yarın, şu anda koçluk yaparken aldığım haz, yaşadığım paylaşım, hissettiğim huzur, danışanımın yüzü ve sesi. Yalnız onlar var.

Hem çok zor, hem de çok kolay. Kolay yönünü görüp yaşayabildiğimde, hayat çok hafif, ben güçlü, etraf gerçek. Ancak o kadar şartlanmışız ki geleceğe ve geçmişe endeksli yaşamaya, gözümüzün önündeki gerçeği farketmeden zamanın içinden koşturarak gidiyoruz.  Acı olan bu hızı ve aceleyi “başarı” sanıyoruz. Çabuk hareket etmek, hızlı olmak birer meziyet ancak geniş bir açının içinden bütünü görüp  hızlı hareket etmektir meziyet olan. Yoksa şu anda içinde bulunduğum anı algılamayıp, yarına kilitlenirsem, yarına varmak için bugünü unutursam bu bir engel haline dönüşür. Arabayla, bir yerden başka bir yere giderken yalnızca varacağımız noktayı düşünüp, yolda etrafımızda olanları görmemek gibi. Halbuki köprüyü geçerken Boğaz’a baktığımda bazen o fotoğrafı dondurmak  isteyecek kadar güzel bir manzara ile karşılaşırım. Yolda etrafıma bakmadan gitmek bazen kazalara da sebep olmaz mı? Yürürken takılıp tökezlemek, bazen düşmek  gibi?”

Burada araya birşey girmesine izin vermişim. Anda kalmaktan söz ederken andan kopmuşum. İşte bu da bir kaza......

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder