26 Nisan 2012 Perşembe

Günün Düşündürdükleri 26.04.2012


Bugün dopdolu birgündü. Dolu başladı, dolu bitti. Dostlukla başladı, dostlukla bitti.

Akşam  Yürekli Sohbetler Çemberi 3. kez toplandı. Yine yaşamımızdan hikayeler, yine yaşama olan güven ile ayrıldım.  En çok etkilendiğim farkındalık herkesin ne kadar aynı şeyleri yaşadığı idi. Benzer, neredeyse aynı şeyleri yaşayıp, farklı şekillerde o deneyimlerden geçmek. Hikayeleri duyduğumda onun için yüreğime dokunduğunu anladım. Geçmişimde benzer bir tad yakalayınca, o hikayeyi içime alıyorum, yüreğime yerleştiriyorum.  Yoksa zihnimde yerini buluyor.

Bu akşam benimde hikayem vardı. Tacettin ve Yıldız’ın hikayesi. Anlatırken bana niçin dokunduğunun ipuçlarını yakaladım. Bankadaki gişe memurunun Tacettin’in endişesini hiçe saymasını, kendisinden daha zor durumda olan bir insana yardımcı olmaması, bilinmezin içinde kalmanın Tacettin’i ne kadar korkuttuğunu görmemesi bana çok dokunmuş. Bunları deneyimleyince “insanlık için yapılması gereken çok şey var” duygusu bütün gücüyle geri geldi (zaten bu aralar hiç gitmiyor ki, hep yanıbaşımda). İnsanlığı hatırlatmak, tekrar deneyimletmek, biraz çabayla hem kendi hemde başkalarının hayatının kolaylaştığını anlatmak. “Bulanık suyun içindeki süslü balık” konumundan başka varolma biçimleride olduğunu, o yaşam biçimlerininde insana ait olduğunu, insanın zavallı olmadığını, güçlü olduğunu anlatmak gerek. Herkesin bu konuda elini taşın altına koyması, 3-5 kişiye dokunması ne büyük etki yaratır.

Konuşulanlar arasında beni en çok etkileyen şeylerden biri çoğumuzun bize dayatılan doğruları  sorgulamaya başlaması. Artık gazete okumayan yalnız ben değilmişim. Yazılanın doğruluğuna güvenmiyorum ki. Güvenmediğim bilgiyi almak için ayrılan zamana çok acıyorum. Ama o kadar çok insan soru sormadan, ne söylenirse hap gibi yutmaya kurgulanmış ki, bunu görmek çok içimi acıtıyor.

Bu dolulukla çıktım ve İstiklal Caddesi’nin kalabalığına karıştşm. Her adımı farklı dokundu. Bir yandan müzik çalıyor, diğer yandan et kokuyor. İnsanlar her yönden, her yöne yürüyor. Renkli, kalabalık, yorucu, eğlenceli, iştah açan, iştah kapatan, binlerce duygu ve tepkiyi barındıran bir cadde. Oturup etrafı seyredesim geldi. Cadde yerine metronun sakinliğine sığınıp bu yazıyı yazdım J

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder