8 Kasım 2010 Pazartesi

Günün Düşündürdükleri 08.18.2010

En sevdiğim sözlerden biri diye düşünürdüm. Hayır. En sevdiğim söz. “İnsanlar plan yapar, Tanrı güler.”
Sözün hakkını verecek bir gün daha yaşıyorum.
Bugün sabah “artık yazmam lazım” diye parmaklarımın ucu gıdıklanarak uyandım.Lazım mı, istiyorum mu tam ne olduğundan da emin değildim. Ekim sonundan beri bir çok şey aklıma geliyor, sağa sola küçük notlar alıyorum, hiç biri yeterince gıdıklamıyor, velhasıl böyle serseri mayın misali yaşıyordum. Küçük küçük bir sürü duygu, tonlarla hoplaya zıplaya geçen düşünce. Bir ara liste halinde hepsini alt alta dizmeye karar verdim. Belki o hoplama zıplamaların bana neler ettiğini, beynimin ve yüreğimin nasıl bir köşeden diğerine savrulduğunu anlatabilmek için. Sonra ondan da vazgeçtim.
Bugün sabah kendimi bir ara Rumeli Caddesindeki Remzi Kitabevi’nde kahve içerken buldum. Elimde keyifli bir kitap (başka birşey beklenmiyordu umarım). Ve bir şeyler yine uçuşmaya başladı. Baktım not defterini çıkarmak zaman kaybı, kitabın arkasına karalamaya başladım. (meşhur olduğumda bu kitapların peşine düşün J). “İşte” dedim, “ne yazacağımı biliyorum”. Arada bir telefon ve yapılması planlanmış bir iki iş. Hedef saat 2’de evde olup başlamak.
Derken.... eve geliş saati tamamda, saat 3 ve ben ancak başladım. Eve girince buradaki sorumluluk elbisesi ben istemesem de üzerime geçiveriyor. Önce sabah asılmış ve kurumuş olan çamaşırları topla, sonra yeni yıkanmış olanları as. Arada kafamdan 100 metre koşucu hızıyla geçen “yapılması gerekenler” listesinden bir kaç tane yakala. Bu arada eyvah zaman geçiyor, evin sessizliği her an bozulabilir, çünkü Rana eve dönecek ve televizyon sesi huzuru bozacak stresi. Of, ben adam olmam. Çamaşır ıslak kalsa ne olur? Olmaaaaz, banyo dağınık kalır. Banyo dağınık kalsa ne olur? Bilmemki. Kafamdaki program bana herşeyin en üst verim üretme mantığı ile çalışması gerektiğini söylüyor. Yani çamaşır asılırsa kurur (doğal olarak) ve belki ütüye yetişir. Programı ben mi yaptım başkaları mı? Kimbilir. Arada dinlememeyi öğrensem. Boşvermeyi başarabilsem. O da olacak inşallah.
Oh bunu yazınca rahatladım. Özlemişim kendi kendime yazmayı ve konuşmayı. Artık diğer notlara bakabilirim. Belki bundan sonra küçük açıklamalar içeren bir liste gelir. Notlar artık güncel değil. Ama benim aklıma düşmüşler bir kez. Paylaşırsam hafiflerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder