22 Aralık 2010 Çarşamba

Günün Düşündürdükleri 22 Aralık 2010

Yönetemediğim, ama beni hep heyecanlandıran bir alışkanlığım var. Bilgi toplamak. Çocukken daha başedebildiğim bir özellikti. Ancak elektronik bilgi paylaşımı arttıkça iş çığrından çıktı, bende kendimi tutamaz bir şekilde bir heyecan denizi ve onun sonuçları içinde bir soluk alarak, bir boğularak ve sürekli yetişememe endişesiyle yaşıyorum.
Kitap satın almayı, eskiye göre zaptırapt (yani kontrol) altına aldım. Türkçe açıklaması şu: Yetişemesem dahi daha az kitap satın alıyorum. Ama hala kontrol edemediğim bir alan var. İnsanların bilgilerini paylaşmak için yayınladıkları  elektronik yayınlar. Onlarada yetişemiyorum. Ama mail kutusu kilitlenmesin diye, arada okuyup notlar çıkarıyorum ve sonra siliyorum. Bazen birikmişler temizleniyor, bazende geldiği gün okunuyor o bilgiler. Aynen bugün yaptığım gibi.
Louise Crooks, Keys to Clarity Coaching’in sahibi. Onun hazırladığı ve bugün gönderdiği yayından bir alıntıyı paylaşmak istedim: “O kadar çok, işe yaramayan, yapılmayan şeylere odaklanıyoruz ki, başarılarımızı, küçük olsun, büyük olsun, kutlamayı  unutuyoruz. En büyük hayallerimizi ve arzularımızı gerçekleştirmek istiyorsak, olumlu ve net bakış açımızı sahip çıkmalıyız.”Gerçekten, neden hep yapamadıklarımız, yetemediklerimiz, başaramadıklarımız vb.ye odaklanırız? Neden hep bu kriterlerle ölçeriz ve ölçülürüz? Değerlendirme kelimesini kullanabilmek isterdim, fakat yapılan bir ölçüm işlemi. Halbuki emin olun yapabildiklerimiz, başardıklarımız çok daha fazla. Öyle olmasa, odaklandığımız bunca olumsuz kritere rağmen hayatta kalamazdık, ayakta duramazdık.  Oysa biz ne yapıyoruz? Artılar hanesine hiç bakmıyoruz ve eksiler hanesinde olanlar için kendimizi ve çevremizi duygusal olarak var gücümüzle dövüyoruz.  Olan motivasyonumuzu da böylece kilit altına alıyor veya yokediyoruz. Ve bence , yaptığımız vakit kaybından başka bir şey değil. Yazık.
Marcus Buckingham ve Curt Coffman, yıllar once “First Break All the Rules” adlı bir kitap yayınlamışlardı. Benim aklımda bunca yıldır hiç çıkmayan özeti şuydu. İnsanların kişiliğinde olmayan bir özelliği yerine koyamazsınız. Dolayısı ile olan güçlü yönleri keşfetmek ve farklı kişilerin güçlü yönlerini birleştirerek verimli ekipler yaratmak. Yazarlar bu kanıya başarılı şirket ve yönetici uygulamalarını inceleyerek varmışlardı.
 Aynı fikri özel hayatımızda da kullanabileceğimizi düşünüyorum. Kişiliğimizin güçlü yönlerini tanırsak, o yönleri daha fazla geliştirme imkanını yaratabilmiş oluruz. Var olan ve olmayan özelliklerimizi farkedersek, olmayanı yerine koymak için debeleneceğimize, var olan ve gelişmesini istediğimize odaklanabiliriz. Kendimizle ilgili olumlu ve net/şeffaf bilgilere hakim olabiliriz. Hayatımızı yönetmeye çalışırken bu bilgiler inanın insan güç katıyor. Güven veriyor. Hayallerimizi gerçekleştirmek için güce ihtiyacımız var.
Ben hayallerimin peşinden gitmek istiyorum. Ya siz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder